Kapitalizm, küreselleşme politikaları ile yerküreyi ayaklar altına alırken, sömürü ilişkisini de çok ince araçlarla tüm çevreye yaymaktadır. Kapitalizmin dinamiğinin esasını oluşturan eşitsiz gelişme koşullarında, kollarını çevreye yayan canavar, gövdesini merkezde toplama eğilimi içine girmektedir. Soğuk savaş döneminin şimdilik kapanmamış olmasından yararlanan kapitalizm, bir yandan merkezdeki görkemin gizemine kapılan, diğer yandan da mutlak iyileştirmeler yaşanırken göreceli fakirleşme olgusunu farkedemeyen çevreyi bugün dünden daha hızlı sömürme güç ve kanallarına ulaşmış bulunmaktır. Böylesi bir gelişme ve ilişki çizgisini anlayabilmek ve onunla mücadele edebilmek için, sistemin işleyişini açığa çıkarmak amacına yönelik olarak, Yeni Dünya Düzeni'nin temelini oluşturan bireyselci ve kısmi analiz yaklaşımı yerine, bütünselci ve toplumsalcı düşünce tarzının geçirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu, hiçbir aydının kaçınamayacağı ve yadsıyamayacağı bir yöntem gibi gözükmektedir.