Skip to:Content
|
Bottom
Doğu Akdeniz'de enerji keşifleri ve Türkiye : Bilge adamlar kurulu raporu için kapak resmi
Başlık:
Doğu Akdeniz'de enerji keşifleri ve Türkiye : Bilge adamlar kurulu raporu
Yazar:
Sandıklı, Atilla. yazar
ISBN:
9786058609761
Yazar Ek Girişi:
Fiziksel Tanımlama:
50, [10] sayfa : harita, tablo ; 30 cm.
Seri:
Bilgesam Yayınları ; rapor no. 59.
Özet:
Son dönemde keşfedilen hidrokarbon kaynakları Doğu Akdeniz’i uluslararası enerji sektörü ve jeopolitiğin odak noktalarından biri haline getirmiştir. Burada yaşanmakta olan gelişmelerin Akdeniz havzasındaki enerji tablosunu olduğu gibi bölgesel dinamikleri de önemli ölçüde değiştirmesi beklenebilir. Nitekim varlığı tahmin edilen enerji kaynaklarının büyüklüğü göz önünde bulundurulursa Doğu Akdeniz sadece enerji transferinde önemli bir kavşak olmakla kalmayacak, aynı zamanda bir enerji merkezi haline dönüşecektir. Bu durumun birbirine zıt iki yönde gelişmesi mümkün görünmektedir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşılması ile ilgili anlaşmazlıklar bölge ülkeleri arasında var olan bazı sorunların daha da derinleşmesi sonucunu doğurabilir. Ekonomik açıdan çıkarılacak enerjinin ancak soruna taraf ülkelerin bir araya gelip ortak projeler geliştirmesiyle daha avantajlı hale geleceği gerçeği dikkate alınırsa, söz konusu keşiflerin bölgede bir anlayış ve işbirliğinin doğmasına vesile olması da mümkün olabilir.ahse konu anlaşma Türkiye’nin Akdeniz’de imzaladığı tek deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasıdır ve daha ziyade Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tek yanlı tutumlardan vazgeçirmek üzere atılmış bir adım olarak kabul edilebilir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetki alanı sınırlandırma sorunları ile ilgili temel tutumu, Doğu Akdeniz’in uluslararası hukuka göre yarı kapalı bir deniz olarak kabul edilmesi ve sınırlandırmanın ilgili devletlerin bir araya gelip uluslararası hukukun hakkaniyet ilkesi çerçevesinde anlaşmaları yoluyla yapılması gerektiği yönündedir. Bu nedenle Türkiye, Doğu Akdeniz’de herhangi bir MEB ilan etme yoluna gitmemiş ama çeşitli vesilelerle buradaki ab initio (başlangıçtan beri) ve ipso facto (fiilen) haklarını muhafaza ettiğini ve bu hakların geçerli olduğu sahalarda hidrokarbon arama, çıkarma gibi faaliyetlere izin vermeyeceğini açıkça belirtmiştir. Deniz yetki alanları ile ilgili yaşanan sorunlar yarım asırdır bir türlü çözülemeyen Kıbrıs meselesini de olumsuz etkilemekte ve muhtemel bir çözümü geciktirebilecek nitelik taşımaktadır. 2011 yılında yaşanan sondaj krizi bunun en açık göstergesidir. Rum Yönetimi’nin Kıbrıs Adası’nın güneyinde ilan ettiği 13 adet hidrokarbon arama sahasından biri olan 12. parsel üzerinde bulunan doğal gaz yatağında sondaj çalışmalarına başlayacağını duyurması üzerine yaşanan gelişmeler, kısa zamanda bir krize dönüşmüştür. Hukuki açıdan netliğe kavuşturulmamış bu tür alanlarda benzer gelişmelerin yaşanması ihtimal dahilindedir. Daha büyük krizlerin doğmasına neden olmamak için Doğu Akdeniz’deki yetki alanı sınırlandırması sorunları ile Kıbrıs Adasında devam eden siyasi sorunların birbirini olumsuz yönde etkilemesine izin verilmemelidir. Aksi takdirde her iki sorun da çözümsüzlüğe mahkûm olacak ve kaybedenler Kıbrıs Adasında yaşayan Türk ve Rum toplumları olacaktır. Ayrıca, Arap Baharı nedeniyle bölge ülkelerinin yaşadığı sorunlar ortadadır. Doğu Akdeniz’deki çözüme kavuşturulmamış paylaşım anlaşmazlıklarının mevcut sorunları daha da çetrefilleştirip içinden çıkılmaz hale getireceğini izah etmeye gerek yoktur. Doğu Akdeniz’deki enerji keşifleri ekonomik açıdan değerlendirildiğinde bir belirsizliğin söz konusu olduğunu vurgulamak gerekir. Varlığı tahmin edilen enerji miktarı ile varlığı ispat edilen enerji oranları arasında ciddi bir fark olduğu gözlenmektedir. Örneğin, İsrail’in sadece Leviathan sahasında bulduğu doğal gazın yaklaşık 500 milyar metreküp olduğu söylenmektedir. Ancak İsrail Enerji Bakanlığı verilerine göre, İsrail'in ispatlanmış toplam doğal gaz rezervi 300 milyar metreküpü geçmemektedir. Kaynaklar arasında Doğu Akdeniz'deki enerji rezervi konusunda bir konsensüsün olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Bu konuda güvenilecek en temel kaynaklardan birisi olarak kabul edilen ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin 2010 yılında yayımladığı raporlar dikkate alındığında; Kıbrıs Adası ile İsrail arasında kalan ve Leviathan olarak adlandırılan bölge, Mısır ile Kıbrıs Adası arasında kalan ve Nil olarak adlandırılan bölge, Girit Adası'nın Güneydoğusunda kalan ve Heredot olarak adlandırılan bölge ile Kıbrıs Adası etrafındaki toplam enerji rezervi (petrol, doğal gaz ve sıvı doğal gaz) yaklaşık olarak 30 milyar varil petrole eşdeğer bir rakama ulaşmaktadır. Bu rakamın piyasa değeri yaklaşık 1,5 trilyon dolar olarak hesap edilmektedir. İspatlanmamış olmasına rağmen bu büyüklükteki bir enerji kaynağının ilgili taraflar arasında paylaşım sorunlarına yol açmaması mümkün değildir. Ancak tarafların bölgede mevcut olduğuna inanılan enerjiden ekonomik olarak maksimum fayda sağlamaları ancak bir araya gelip ortak projeler geliştirmeleriyle mümkündür. Şu ana kadar yapılan keşiflerde Türkiye'nin potansiyel MEB alanında ciddi sayılabilecek bir enerji kaynağına rastlanmamıştır. Ancak keşfedilen sahalardaki enerjinin tüketici pazarlara ulaştırılmasında tercih edilebilecek en ekonomik yol Türkiye'den geçmektedir. Örneğin, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Afrodit sahasında bulduğu doğal gazı tüketici pazarlara ulaştırabilmesi üç yolla mümkündür. Birinci yol çıkarılacak gazın deniz altından döşenecek bir doğal gaz boru hattıyla önce Girit'e, oradan Yunanistan'a ve nihayet İtalya üzerinden Avrupa'ya ulaştırılmasıdır. İkinci yol gazın Kıbrıs'a taşınması ve burada inşa edilecek bir doğal gaz sıvılaştırma santralinde işlenip sıvılaştırılarak tankerler yolu ile tüketim pazarlarına taşınmasıdır. Üçüncü yol ise gazı doğrudan Türkiye'ye ulaştırmak ve burada mevcut boru hatlarıyla tüketici pazarlara aktarılmasını sağlamak şeklindedir. Tercih edilebilecek ilk yol için yapılması gereken toplam yatırım yaklaşık 19.5 milyar dolar, ikinci yol için yaklaşık 12.6 milyar dolar üçüncü yol için ise sadece 4.7 milyar dolar civarındadır. Diğer bir ifadeyle gazın Türkiye üzerinden taşınması ilk yola göre yaklaşık 15 milyar dolar, ikinci yola göre ise yaklaşık 8 milyar dolar daha hesaplıdır. Zikredilen ve sadece bir doğal gaz sahası için geçerli olan bu rakamlar bile Doğu Akdeniz'de tarafların neden işbirliği yapmaları gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yazar Ek Girişi:

Holds:
Copies:

Mevcut:*

Library
Materyal Türü
Demirbaş
Yer Numarası
Durumu / Lokasyon / İade Tarihi
Arıyor...
Kitap EKOBKN0006877 333.709561 SAN 2013
Arıyor...

On Order

Go to:Top of Page