Başlık:
Ziya Gökalp ve iktisadi fikirleri.
Yazar:
Tolga, Osman. yazar
ISBN:
MOE0000253
Yazar Ek Girişi:
Fiziksel Tanımlama:
40 sayfa ; 24 cm.
Seri:
İstanbul Üniversitesi İktisat ve İçtimaiyat Enstitüsü neşriyat no ; 14.
Genel Not:
"Nadir eser"--ödünç verilmez.
Özet:
İkinci Meşrutiyet öncesinde Diyarbakır’da yaşayan Ziya Gökalp düşünce akımlarından Osmanlıcılığa mensuptur. Meşrutiyet ilanından sonra Selanik’e gider ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin etkinliklerine katılır. Bu dönemde ülkenin kurtuluşunu Türkçülükte görür. İttihat ve Terakki merkezini İstanbul’a taşıyınca o da gelir. Darülfünun’da sosyoloji dersleri verir. Mütarekeden sonra Malta’ya sürülür. 1921’de ülkeye döndüğünde parçalanan imparatorluk ve harap bir memleket görür. Turan ve Türk birliği hayalleri yerine misak-ı milli sınırları içindeki milli devlete odaklanmaya karar verir. Gökalp’e göre toplum benliğini koruyarak batı medeniyetine girmelidir.Ona göre Osmanlılar bünyelerindeki “ırk” olgusunu silmişti. Onlara Türk denemezdi. Birçok milleti sentezleyerek Amerika benzeri bir topluluk kurmuşlardı. İlk dönemlerinde ilerlemeci- yenilikçi bir Osmanlıcı iken giderek Türkçülük görüşünü benimser. Arapça, Farsça, Fransızca bilmektedir.1909’da İttihat ve Terakki Kongresi’nde Diyarbakır temsilcisi oldu. Genç Kalemler dergisinde yazdı. Ömer Seyfettin ve arkadaşlarıyla yabancı dil unsurlarının atılmasını, yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılmasını savundular. Türkçe çabaları Gökalp’i Türkçülük akımına hazırladı. Genç Kalemler dergisindeki ilk yazısı “Bugünkü Felsefe”de düşüncenin temeli olan ideaları açıkladı. Ona göre fikir ve değerler toplum yaşamına yön veriyordu. Felsefe hayattaki eğilimleri belirlemeli ve insanın değerlerini ortaya koymalıydı.İkinci Meşrutiyet ile siyasal bir devrim yapıldığını ancak bunun yeterli olmadığını düşünür. Toplum devrimi de yapılmalıdır. Ekonomi, hukuk, ahlak, sanat, siyaset, aile konularında kökten değişimler ve yeni idealler gerekmekteydi. Atılımlar insanların henüz belirlenmemiş ideallerinin saptanmasıyla gerçekleştirilmeliydi. Bu gereklilikleri barındıran “Yeni Hayat” düşüncesi o ve ardıllarının incelemeleriyle şekillenen bir sistem oluverdi. İşe yaramaz kurumlar belirlenmeli ve icabına bakılmalıydı. Hangi kurumun işe yaradığı nasıl belirlenecekti? Gökalp buna gayet felsefi bir cevap verdi. Akla uygunluk ya da fayda bir ölçüt olamazdı. Çünkü toplum akıl ve fayda ile hareket etmiyordu. Toplumu güdüleyen “değer ve idealler”di.Toplumun istek ve yönelimlerini belirlemek gerekti.Toplum önderleri ve sanatçılar halkın bilinçsiz arayışlarını sistemli ideallere dönüştürmeliydi. Yalnız ümmetin istekleri değil ulusun istekleri önemliydi. İslamcılar ya da batıcılar ulusal kültürü ihmal eder, din ve batı bilimi ulusun bir parçası olmalıydı. Alfred Fouillee, Gabriel Tarde ve Emile Durkheim’ın sosyoloji fikirlerinden etkilendi.Henri Bergson ve Emil Durkheim’ın görüşlerini sentezlemeye çalıştı. Yeni Hayat görüşünü, Fouillee’ye, Ulus ve ulusal ilerleme görüşünü Tarde’ye dayandırdı. “İdealler” düşüncesini hep sürdürdü. Bu, neredeyse toplumla aynı şeydi. Ona göre ahlak toplumsal bir gerçektirve kişilerin üstündeki kaidelerdi. Toplumsal yaşantının belirleyicisi ise ekonomidir. Diğer toplumsal olaylar buna bağlıdır.
Holds:
Copies:
Mevcut:*
Library | Materyal Türü | Demirbaş | Yer Numarası | Durumu / Lokasyon / İade Tarihi |
---|---|---|---|---|
Arıyor... | Kitap | EKOBKN0008599 | 301.956 TOL 1949 | Arıyor... |